İlkokul 1. sınıf yaşamın dönüm noktası gibidir. İlkin bebek doğduğunda eve bir atom bombası düşmüş gibi olur. İkinci bir çocuk yoksa, sonraki 5-6 yılda ancak kendine gelebilen aile hayatı, çocuğun 1. sınıfa başlamasıyla, yeniden sarsılır.
1. sınf gerçekten zor bir dönemeçtir. Ancak, her zaman ki gibi sınırları çizdiğinizde, konu komşu eş dost gözlemlerinden
paniğe kapılmadığınızda, bu dönemeci daha az zorlukla atlatırsınız.
Bir anne olarak çocuğunuzu en iyi siz tanırsınız. Yapabilecekleri ve
yapamayacaklarının farkındasınızdır. Genel hedeflerimiz 1.
sınıfta şunlar olabilir:
1. Okula severek gidip gelsin,
2. Ödevlerini hatırlasın,
3. Ödevlerini verilen süre içerisinde tamamlama
gayreti göstersin,
4. Eşyalarına sahip çıksın,
5. Kendini tehlikelerden korumaya çalışsın,
Amaçlarımız bu kadar
kısa olabileceği halde, biz yetişkinler, hırslı anne ve babalar ile
hırslı öğretmenler, küçücük bedenlere öyle bir yükleniriz ki, 1. sınıfa
kadar öpüp koklayarak büyüttüğümüz çocuklarımızla
düzenli işkence saatleri yaşamaya başlarız. Onlardan ordinaryüs
profesör performansı bekler, ha bire üzerlerine gideriz.
Lütfen çocuğunuzun o minicik ellerine ve pırıl pırıl parlayan
gözlerine bakın. Size durmadan anlattığı hayal dünyasına kulak verin.
Bu günler bir daha yaşanmayacak. Çocuğunuz bir daha 6 yaşında olmayacak.
Ama her halükarda okuma yazmayı, 4 işlemi öğrenecek. Rahatlayın ve
lütfen çocuğunuzun
kabusu olmayın.
Çantasını,
okulda yaptıklarını, ödevlerini günlük takip edin. Okuldaki
yaptıklarından konuşmaya çalışın. Öğretmeni ile düzenli görüşün. Ancak
öğretmenin her yorumuna takılıp, canınızı dişinize takarak, çocuğunuza
yüklenmeyin. Önce annelik süzgecinizden geçirin. Öğretmen tabi ki, daha
ileri hedefler koyacaktır, ancak sizin çocuğunuzun hazırlık durumu
nasıl? Bu sorunun cevabına göre, öğretmeni de çocuğunuzu da
bilgilendirerek, hayata ve hedeflere ayar çekin, zamana yayın,
gerekirse yavaşlayın ama takibi elden bırakmadan, minik adımlarla
ilerleyin. Göreceksiniz her şey
daha iyiye doğru gidecek.
Ödev
kimin ödevi? Annenin mi? hayır. Çocuğun mu? evet. O zaman saatten somut
gösterimlerle bir zaman dilimi belirlediğinizi çocuğunuza gösterin. Ve
çekilin. İhtiyaç duyduğu her an ona cevap verin, cesaretlendirin,
hatırlatmada bulunun, teşvik edin.
Ama tüm ödev zamanı boyunca yanında oturmayın. Bunu tehdit eder gibi
değil, hayatın
doğal akışı olarak çocuğa öğretin. Ödev bitmez de süre biterse ne
olacak? Yine annelik sezginize kulak verin. Eğer çocuğunuz, çaba
gösterdiyse, kapasitesi tükendiyse, ödev tamamlanmadan gidebilir.
Çabasını
öğretmene iletin. Bitmeyen ödevi değil, çocuğunuzun gayretini ön plana
çıkarın. Bir sonraki ödevi bitirebileceğine olan güveninizi anlatıp,
çocuğunuzu yüreklendirin. Öğretmeninizle ödev miktarını
konuşun.
Unutmayın, çocuğunuz ne öğretmenin, ne okulun, ne de sizin gaz pedalınız değildir. Gaza gelmeyin!
Hülya GÜREL
Çocuk Gelişimi ve Eğitimcisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder